… ‘aşk’ olsun!.
9
“yıldızlı semâlardaki haşmet ne güzel şey!”
yıldızlı bi semâmız oldu da haşmet, biz ordaki haşmeti takdir mi edemedik?!!. aşkolsun!.
‘âşk olsun!.’ dediydim en son, hani olduydu da ya, penpe, işte ordan köpürüyor hikâye, benim sonsuzuma akıyor, senin geçen sene içini boşallttığın reçel kavanozunu bile doldurmuyor, çünkü senin kalbin kalp değil!. senin kalbin içi boş kab bile değil, eğer olsaydı, sonsuza akan aşktan sıçrayan damlalar, kıvılcımlar kalbinin bi kıvrımında kendine yer bulurdu!. sen aşkı inkârla onu dümdüz, kaygan bir satıh eyledin; giriftlkten uzak, oylumu, büklümü, pilesi olmayan!. kaybettin penpe… aşkı, aşkımızı, beni!.
“beni kaybettin artık penpe/sen çok bekleyeceksin”…
çok beklersin yâni!.
evet, sen aşka hiç inanmadın, bunu yüzüme çarpa çarpa söyledin!. ne kadar acıydı ve acıdı, biliyor musun, yüksek bi yardan kayaların üzerine atsan daha iyi!. paramparçayım penpe!.
geçmiş… kaç yıllar evveli.. o günlük sayfaları zamanları.. yazının şiirin edebiyatın zirveye çıktığı..
sonra bi gün geldi, buhar oldu her şey, onca şiir, şarkı, yazı, kalem sessizce kayboldu.. sanki hiç var olmamış, milyon, belki milyarlarca insan nası bi çocuk sevinç, heves heyecan yazmamış gibi?!.
o yazılar, bilog zamanları… çıktığı ilk yıllarda bi sayfa yapmıştı bana da çocuklar, yazıyodum, serseri serseri, sersemsepet, sürüsepet, zerre pilansız programsız, isimsiz, hayâli ve hayâllere.. yani, elbet bulamazdı kimseler adımı, hiçbir yerlerde.. yazılarda, kendime mektuplarda geçen şu hayâl isimlerimi de!.
çeyrek yüzyıl oldu nerdeyse ve hâlâ adsız, adressiz, lâedrînin tekiyim, hâlâ nezir’den gayrı bi adım yok, yazarken..
aradan yıllar yıllar geçmiş, yeniden ufak ufak yazarken, şu sanal okyanusta, şu göze görünmez, ufacık, en detay haritada yeri olmayan kayıp adaya, kırık dökük sandal, tipi kayık sayfaya kazara toslayıp okuyacak olan bahtsızlara diyorum ki;
ne yoruyonuz o güzel kafanızı, kimdir, nedir, nerelidir, ne yazar, niye yazar, kime yazar, yazsa kaç yazar?!!. kim okursa ona yazılmış işte, ortaya karışık; alın, ne dilerseniz onu getirin başına, yırtın, yakın, müsveddeye çıkarın, çöpe atın, geridönüşüme yollayın, kesekâğıdı yapın, değil mi ki ‘hiçkimse’lere yazılmıştır, ‘hiçkimse’nin olan da herkesindir!.
ama penpe, birine yazılmış, yazılan mektuplar başkadır.. onlar sahiplerinindir.. o biri/birileri kimse, onlar içindirler; yalnızca onlara ait oldukları için!.
../.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder