Perşembe

aşk beni boğuyor, meded!.

 6

geceden sehere dönen vakit… düşünceler…

ezan okunuyor şu an!. saat 04.26… düşünceler… kalbim kangren, penpe!.

penpe!. “bu aşk beni iflâh etmez, öldürür”..

hani, türküler, şarkılar da olmasa?!!!.

tuvalet kâğıdı, ara bezi yaptın aşkımı pempe; sokaklara attın.. el sofralarına boğaz oldum..

hayatı hep ağırbaş, ağırabi yaşamış, içinde aşktan gayrı bişey büyütmeyen bi adam için şu çâresizliğe gebe kalmak zorunda olmak çok ağır.. forsalıktan, esâretten de ağır..

elsiz, dilsiz, töresiz olur el kapılarına düşüp, ipini çeken, el açan.. aşktan düşen sokak iti gibi olur; perperişan, zavallı, başıboş, güçsüz, düşmüş, düşkün, üşümüş, titreyen… ve mayası bozuk, südü kokmuş, aşağılık, kötü, pespâye adamların koltuk değneği, hafifmeşrep kadınların bineği…

asâleti her yanını sarmış, artık paçasından akan adamlar, anadan atadan ağır, hanfendi kadınlardan eser yok.. ortalık hınzırlardan, hınzırelerden geçilmezken bi asil cennet kadını yeryüzünde gelmiş geçmiş kaç ‘adam’ adamın bahtıdır; ‘işte o!.’ dediği, diyeceği?!.

yani pempe;

kötü, gitgide daha da berbatlaşan dünyanın sıkıntıları, kötü kokulu akıntıları, yaşam zorlukları insanı boğuyor, çaresiz boyun eğdiriyor.. sebatlı, gayretli, canlı, hayata dört elle sarılan mücâdeleci bi adam olmak… heyhat, şu oluş fiili hayatımın bir tek cümlesinde bile yer almayacak, ne acı!.

allahım, sana geliyorum dediydim ya,

allahım, sana böyle geliyorum işte!.

nası bi adam oldum ben yaa; sakat, hareketsiz, hasta?!. başka şeylerde âram vermedi hayat, aşk zaten başlı başına, yolunda gönüllü fedâ, heder etmek kendini, harab olmak demek..

aşk ehli harabat ehli.. ve ama en güzel!. aşk hâli en güzel!. aşk, en sonsuz, en eşsiz acı.. onunla tanışmam yakındır.. işte, sen götürüyorsun beni oraya!. usul usul!. senin aşkın ve umarsızlığın götürüyor beni oraya; en güzel acıya!. ve ondan da ileriye, daha güzeline; yazmaya!.

../.

Hiç yorum yok: