Perşembe

“al aşkını….

… çal başına!”

18

“al aşkını, çal başına!”, necdet tokatlıoğlu…

yaaa, ama penbe?!!. olmuyo bak şindi!. bu ne?!!. amanınallah, nası sözler şunlar?!!. bak, şu aşkım kaldırmaz bunu!. ‘penpe ile muzaffer’in penpe’si böyle derse, ortada aşk maşk muşk kalır mı?!!. insan bi ‘arzu ile ne’mber’, “kerem ile aslı”, “yavru ile kâtip”, “edi ile büdü”, nejlâ ile nijat, şirin ile ferhat, zülüf ile zarife, özsüt ile maksut, cezip ile câzib… (yok, ebenin….!!!) hatrına bi idâre eder!.

bidünya aşk, âşık saydık az evvel!. daha da ne çok kimlerin de aşkı var da, cilt yetmez..

sonuçta,
şunca çok olunca târihî aşklar, yoğun olunca âşıkların isim kalabalığı, şunca vesaireyi yazan şu yazarımız bile apışıp kaldı kendi yazdığı karşısında?!!. halbuki diğmi ama, kalem onun elinde, kafasına göre de yazan o iken ve böyle bi ruhsatı varken kendinden?!!. o bile böyle ağzı açık ayran, bakıyorsa az evvelki kendi sözlerine, başkaları neler demez!.

penpe!. neler oluyor hayatta, n’oolur söyle bana?!.
radyoda tam da “unut sevme beni/bu aşkın sonu” şarkısı eşliinde;
bu aşkın yolu nereye çıkar, sonu nereye varır, de bana?!. ne olcak bize penpe?!. nereye gidiyor, nereye götürüyon bu aşkı?!!.
vallaa bak içim fenâ, ben çok kelime çıkarcam dışıma!. sakın ıiiiyy deme bak!.
bi nâne limon kaynatsan?!. yaut bi bulantı hapı, şekeri versen?!!. ortalıı alenî kelimeyle doldurmiim, kalkmasın midenin kaşları yukarı sonra, “ne diyosun sen muzaffer?!!.” diye!.
böyle sinirlendiğinde sen ‘aslan aslan’, biliyom başıma gelceini!. vallaa austost 17 deyil, olimpos 89,  ‘tavuk burcu olsaydın keşke!.’ diyecek kadar tırsıyom senden!.
../.

Hiç yorum yok: