Pazartesi

gönül bugün böyle diyo!.

bâzen bir muhayyelin adına "lavinia", "lili", "lelia", bâzen "simlâ", bâzen "matilda", bâzen "biri" der ve sanki karşımızdaymış gibi konuşur, iç dökeriz..

muhayyel ya da değil, isimlerin bir önemi var mı ki?!.

herkesin bir "lili"si, "leylâ"sı, "miâ"sı, "kâmuran"ı, "pirâye"si, "neslihan"ı, "vera"sı, "ziyâde"si, "milena"sı, "lavinia"sı, "zeldâ"sı vardı; ve onların da bi "nâzım"ı, "bi kafka"sı, bi "von mek"i, bi "rimbaud"u, bi "meriç"i, bir "necib"i, bi "mansur"u, bir "nezir"i, bir "özdemir"i, bi "süleymân"ı…

hepsinin kendileri gibi hayat, hayâl, bi dâvâ arkadaşı vardı; mapusundan gurbetinden mektuplar yazdığı..

yani;

la âdemoğulları, havvakızları, insanevlatları!. hepimiz âdem'in çocuklarıyız ve hepimiz birer 'kelime'’!.

âdem'e ilk öğretilen şey de 'kelime'ydi..

kelimeler olmadan konuşamaz insan; ve cehenneme de cennete de 'kelime'lerle gidilir..

ömür dediğimiz bi yol; ve yol çok uzun değil.. lâkin zorlu ve yola yalnız ve kelimesiz çıkılmayacak kadar da ıssız.. kelimem yok ki de demeyin!. yoklayın bi, gerçekte gerçek gözle bakmadığınız kalplerinizi, görün neler çıkacak?!.

bulduğunuzda da bencillik edip esirgemeyin; dökün şuraya!. korkmayın, yemeyiz!. çünkü kelimeler, paylaştıkça çoğalan, şu sanal yol boyunca bi yoldaşlık için ortak yitiğimizdir..

...

gönül böyle diyo!.

gönül yine ne çok konuşuyo!!.

Hiç yorum yok: