‘söz’ dediysem, hafife almamalı; bi fincan kaavenin hatrına biçilen ömür kırk yıllıksa, sözün hatrı bi ömür..
göç yolunda yolunu kaybetmiş kuşların, aynı zamanlarda aynı
sevdâlara, aynı acılara tutulmuşluğun, aynı umutlara tutunmuşluğun, aynı anlam
ağacına yaslanmışlığın, aynı şehrin aynı akşamlarında aynı ıssız sahillerinde
bibaşına denize bakmışlığın, ağlamışlığın hâtırası..
iki satırlık bi hoşbeşin, bi iki şiirin, üç beş şarkının, bir
merabanın, yürekten iki kelâmın, uzaktan da olsa salınmış bi selâmın, hatırdan
hiç çıkarmamanın, gıyaben de olsa edilmiş bi duânın büyük hatrı var; ve hani de
baktın ne bi gelen var, ne giden, ne arayan ne soran, kapını çalan, bir mektup
olsun, uzaklardan bi haber eden, yok, artlarından verilmiş bi salânın, geçmişin
hiç pörsümeyen hâtıralarına dön yüzünü..
her ne kadar “nisyân ile mâlûl” bir yaradılışın
“insan”ı olsak, unutmanın diyarından gelsek de biz, yani ki âdemoğulları,
havvakızları, insanevlatları; hatır güzel şey.. hatır saymak, hatırlamak,
hâtıra, baş tâcı hâtıraya saygı, unutmamak güzel şey..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder