Salı

nisan yağmurlarında dibine kadar ıslanmak?!!.

 ... herkesler kaçışır, sığınırken biyerlere deli gibi koşmak?!.

anaaa da walla da billa da bu benim tee çocukluumdan beri yaptığım şey; hem de  tek kimselere aldırmadan!.

yaamurda koşarken ben, güle güle, oynaya, görenlerden bazılarını "tel sarar" hareketi  yapardı, içlerinden "sıyırmış zavallı; hem de daha bu ergen yaşta, yazık!." cinsi, ibret ve acıma hissi barındıran bakışlardan tut da, "huni lazım mı abi, huni?!." diyeninden, malın trene baktığı gibi bakanından, "üşütceskin yavrum!. dikkat et!." diyen merhametli teyzelere kadar, herbikes bişeyler söylerdi..

etrafta bütün bunlar olurkene ben gene devam ederdim koşmaya; yalınayak, bazen elbiseyle, bazen atletle..

atlet diyince, 'bi atletik atletik atletim ben, 100 metreyi üç saniyenin altında koşarım ki sormayın!. filan gibi bişe anlaşılmasın şurda; ne atleti, tii-şörtü, hayatın, amelesiyim, mütevekkil hamalıyım, ben bi bidon kafayım; göbeğimi alenî kaşımasam da!.

halkım yani!. e, mâlum; halkta bi boktan anlamaz, şu seçkin seçkin, yaşamayı birinci dereceden hakeden, ülkemde tek yaşama hakkı olan zümrelerim nazarında!. onları o kadar benimsemişim ki, daha genç yaşlardan itibaren, bazen durup dururken, bazen yürürken takıldıkları değil, cebren ve hîle ile, zamanında resmen sahibi oldukları semtlerde, meydan cadde bulvarları, boğazlarında 'zümrelerim benim!. gelin adaleli kelimelerimin kollarına, bi sıkim sizi, bi seviim... kelimelerimle?!.' deme hakkına sâhib tabiki de değilim, ama içimden?!!. istediğim gibi geçirebilirim, çünkü "mânî oluyor hâlimi takrîre hicâbım"

öyle yani!.

..

bazen de o 'yağmurcu adam' azcık bi lodos belirtisi görsün nisanlarda, havada, hava da günlük güneşlik; göğe bakar, deniz kıyısına çıkar, yağmur beklerdi..

çok insan, 'akıllı' kardeşlerim arasında bi iki ben gibileri bunu da görünce "walla da yaaamur yaamadan çıkıp yaamur bekliyenine de ilk defa rastlıyom ömrümde?!. bu demektir ki sıyırma katsayısı bizden daha ileri olanlar da varmış âlemde!." diyip şaşırırlardı..

delileri bile şaşırtmak?!!. işte hâkikî mârifet bu!.

hani âlemde bi kurcalasan, neler neler çıkçak da.. delilerden başka kim yapçak bunu?!.

müüm not:

yukardaki metinde geçen "tel sarar hareketi" ifâdesi için birileri "şindi şurda tel sarar hareketi de ne, burda ne arıyo?!" gibi ironik metaforik açıklamalar gerektircek lirik sorular sorabilir, haklı olarak.. "tel sarar" hareketi; eskiden mini mini bebekleri avutmak, güldürmek, oynatmak için karşılarına geçip, bebeklerle diyaloga mahsus bir el hareketidir, hareket esnâsında, hareketle senkronize "tel sarar yavrum, tel saarar!. tel bulamassaa nee saarar!." husûsî ezgisi eşliğinde bi tekerlemesiyle birlikte..

"tel sarar" hareketinin şekli ve uygulanışı:

sağ ya da sol el, farketmez; avuç içi ve parmaklara, yukarıya bakıcak şekilde, tam da kapatılmadan, bi tencere vaziyeti aldırılır ve bilekten, sağa sola bikaç kez döndürülür.. bu hareketin halk arasında tek bi anlamı vardır;

"deli bu!. kafayı yemiş!."

Hiç yorum yok: