Çarşamba

la gönül!.

… tam da hayâl uykumun dibine dibine dalmışken bi dürttün, sıçrattın, zaten bi sığıntı-emânet, yabancı, yabânî yaşadığımız yerimizden ettin..

gerçi insanın hayatta geleceğine yatırdığı bi ‘yumurtalarım soğuyacak?!!’ endişesi olmayınca, nere gidecei, nerde sabahlıycaa, ne olcaa artık hiç de mühim deildir.. hem olsa bile, yumurtaları üstünden bi dakkalığına kalkıp bi göz açıp kapayıncaya kadar bile terkettiinde, yani ‘müsaadenizle ben şu dünyaya hayata bi dakkalığına bi bakıp çıkçam’ diyerek az uzaklaşsa, hani bi “yer demir, gök bakır”; zar zor yaptıı foluna birileri, tıpkı beleşçi ardıç kuşu gibi daha o saniye el koymuş, yağmur çamur kar boran demeden yaşatmaya çalıştığı, hayat karşısında sıradan bi yumurtadan beş kat daha sıradan, yani hiç de o paskalya yumurtaları gibi olmayan, yumurta metaforuna batırılmış umutlarını bi güzel kırıp bir bir, kızgın yağda tavaya omlet yapıp mideye indirmiştir çoktan.. o yüzden, sen sıkma canını!.

Hiç yorum yok: