Pazartesi

‘masal satmak’

böyle derlerdi anadolu'da masal anlatmaya.. girizgâhlarında o meşhûr replik; "bir varmış bir yokmuş allah'ın kulu çokmuş çok söylemesi günahmış"... vallaa böyle başlatırdı büyükanam rahmetli, ondan duydum.. işte, günah da olsa çok sevdim çok konuşmayı ve çok söze yalan karışır çok söz yalana sarılırmış.. çenesi düşük de değildim oysa?!. sordum; yıldızım fenâ düşükmüş yıldıznâmelere çok baktım; nereye de düşmüşse artık?!!. bırakmıyor işte yakamı kelimeler; ve en ateş olanı “aşk” belli ki kızgın sözle dağlanmaya soyunmuş utangaç alnım belki bu yüzden “ben melâmet hırkasını kendim giydim eğnime ar-ı nâmus şişesini taşa çaldım, kime ne” diyen Pîr gibi bile bile dâra da çekileceğim; kaçarak herkesten.. oysa biliyordum aşk acılarının ve dil yaralarının öpülünce geçmediğini..

Hiç yorum yok: