Salı
eyyâm-ı bâhûr
“biz bâdiye-i fenâda hâkiz dâim / bâhûr-ı gamıyle çâk-çâkiz dâim” (Azmîzâde Hâletî)
...
lan kız gönül, sana lebâleb havz-ı huzur, misk-i buhur misâli cennet ferahlığı sözler söylemek isterdim.. gel gör ki son’uma sessiz kimsesiz yürümeye ahdettiğim yolumda yolda kalmayayım, nâmerde değil merde dahî etmesin muhtaç, eşiğine düşmeyeyim hayının, soysuza minnet etmeyeyim diye heybeme koyduğum bi parça ihtiyat ekmeği, tedbir suyumu da aldı elimden hayat, rezilden rüsvâlara attı, paçavraya çevirdi, yetmedi kadavra etti.. gayrı senin gönlünü edecek lokmam yok kelimelerden gayrı, sunacak zerre mısrâm, berceste sözüm yok, eyyâm-ı bahûr’dan beter yakıcı zifir kelâm soframda.. gayrı çık cehennem zindanından, var git kendine gönlünce serin selâmet gönül ülkesi ara!.
...
(fânilik çölünde toprağız/gamın hararetinin şiddetiyle paramparçayız)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder