Pazartesi

hiçbir şey göründüğü gibi değildir”

merak eder dururdum; tarihe mâl olmuş nice ünlünün kendi gerçeğini nasıl yakaladığını, gerçeğini arayışlarında bulup yürüdüklerini hayal ettiğim yollarını, o bulup, lâkin uluorta açıklamadıklarını sandığım yollarını.. sâhî, gerçeğe ulaşmak için buldukları, nev'î şahıslarına münhasır yolları var ve onları keşfe çıkıp bulup, bilip, okuyup anlamayı bize mi bırakırlardı?!. Üzerinde düşünebilmek ağır şeydi.. oysa hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığı düşüncesine inanıp kendilerine saklamak, dillendirmek ya da bundan bahsetmemek bir yana, hâttâ gerçeğin basit ve saçma olduğunu söylerdi çoğu.. belki de îtirâfını kendilerine bile yapmaktan kaçındıkları, korktukları bir şeydi bu; perde ötesine bakıp, görüp karşılaşacakları şeylere kalplerinin tahammül edemeyecek oluş ihtimâlinden kaynaklanan, belki de kendilerini farklı kılmak, farklı kalmak için, muğlaklık müphemlik en çok başvurdukları şey, geçim vasıtaları olan şeydi?!.

Hiç yorum yok: