hayata tutunmak için
bir çınar gibi derinlere kök salmanın elzem ve dahi güzelden ziyadesiyle,
nasipli olduğuna inanmıyorum.. bu yüzden filizkıran fırtınalarını sevdim; yaprak
dökümlerini, bağ bozumlarını..
kırılan dökülen ve
bozulan şeyler, hiç değilse kırılıp dökülmeye, bozulup çürümeye olan sahici
sadakatleri nedeniyle dikkatimi celbediyorlar ve aldatmıyor onlar.. çünkü
dimdik ve kavi olmak, kalıcı ve değişmeyen bir öze sahip olunduğu inancıyla
günü ve geceyi karşılamak bir kelebeğin ömrünün üçüncü ve son gününde kendini
görmüş geçirmiş bir pir-i fani sanmasına benziyor.. oysa hiçbir şey tam
ortasından kırılan bir şeyin engin bilgeliğine erişemez. ‘kırılmak’ yaşamın
sunduğu en derin gerçekliklerden biridir ve gerçeğin ta gözlerinin içine
bakmaya zorlar adamı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder