Salı

sevgili güzün apla!.

biliyorsunuz, size yıllardır sorunlarımı açarım, sağolun var olun, siz de yakından ilgilenir, çözersiniz!. yine çok ciddi, hayatî derecede mühim bi sorun meselem var güzün apla; 'yorum' meselem!. biliyorum, şimdi "sen de amma sorunlusun be evlâdım, habire sorun getiriyon?!. hem yorum da ne, insanın yorum diye bi sorunu mu olur?!!" dediğinizi duyar gibiyim ve çok da haklısınız!. insanoğlunun ve kızının genel olarak böyle bi sorunu yok, 'yorum' özel bi sorun, benim sorunum!. zaten de özel olmasa size getirip neden meşgûl edeyim, değil mi?!.

biliyorsunuz güzün apla, töbebillah ve hâşâ da bi yazar neyi olmasam da hakikaten iyi bi okurum ben, hakkaten da sıkı yazan, çoğu da kendine yazanların kıyıda köşede kalmış ne kadar günlük sayfası varsa bulur, ciddi okur, nadirattan da olsa bağzı yazılara konuyla ilgili duygu ve düşüncelerimi dökerim, dayanamayıp; ama ürke korka, tırsa tırsa, utana sıkıla da..

müsaadeniz olursa arz ediim güzün apla!. geçtiğimiz epey bi zaman önce başıma bi bişe gelmişti benim o kronik 'yorum' sorunum yüzünden.. şahane bi yazı yazmıştı biri.. üstündeki bi kutucukta “yorumunuzu buraya bırakabilirsiniz” diye bi not da mevcuttu.. sanırım bundan cesaret almış, ben de bi düşüncelerimi bi döküiim diyip, ama bi yandan da Allaha da sığınıp bi iki satır bi not düşmüştüm altına;
ama… hay eşşek depsindi, yazmaz olaydım!. kıyameti kopardı.. bi zılgıt, bi fırça, bi hakaretler, demediğini bırakmadı; yok ben kim miymişim, kim oluyomuşum, niye de gelip yorum bırakıyomuşum, orda ne demek istiyormuşum, falan?!.
bakın, şurda ekmek musaf çarpsın ki bak güzün apla, walla da bak bi kim kimse değildim ve bişe de demek istememiştim; sıradan ama sıkı bi okur olup ve sadece de yazıyı çok beyenip, bayaa da bi etkilenip, yazıyla ilgili ve aynı minval üzre, duygu ve düşüncelerimi bırakmıştım acizane.. durum böyleyken, durduk yere yazı sahibinin/sahibesinin güzel kalemi, enfes Türkçesiyle; o enfes yazısıyla hiç mi hiç bağdaştıramasam da fırçanın kralını kraliçesini prensini prensesini yemiştim daha o dakika..

o günü hiç unutamıyorum güzün apla!. hayatımın en kötü olmasa da, kendimi çok kötü hissettiğim günlerinden biriydi!. bi kötü olduydum, bi kötü olduydum, sorma!. kendimi çok fena aşağılanmış hissettim.. aylarca hâttâ yıllarca geçmedi yediğim fırçanın etkisi, tek kelime yorum falan yazamaz olduydum hiçbi yazıya..
hatırladıkça sanki dün olmuş gibi, hani de “istikbaline baktıkça titreyen mücrim gibi”; hâlâ da tir tir titriyorum..
yani o günden beri bende acaip bi ‘yorumofobi’ oluştu.. o gün bugündür çok tırsıyorum okunası bulduğum yazılara yorum yapmaktan..


güzün apla!. yine deli gibi okuyorum günlük sayfalarını, ama nası da sevdiğim bişeyken, çok da isterken bi yorum neyi yapamıyorum, çünkü yediğim bini bi para zılgıt geliyo aklıma, insan görmüş asosyal bi kutup ayısı gibi kaçıyorum yorum yapmaktan..
“madem de böyle acaip bi tepkiyle karşılaştığın menfur bi olay yaşadın, yorma o zaman evlâdım!.” diyceksiniz biliyorum, ama ben sıkı bi kalemden çıkmış, adam gibi yazılara yorum yazmadan da duramam ki, yorum yazan yerlerimde şirpençe çıkar emîn olun!.

ne yapmalıyım, bilmiyorum güzün apla!. lütfen bi çıkış yolu gösterin, çok çaresizim!.

2 yorum:

Büşra Bayram dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
ne dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.