... ‘biri okusun endişesi olmadan yazmak, terk edilmiş bi
istasyonun duygusal inei-öküzü olmayıp, oturup saatlerce, hiç gelmeyecek bi
treni beklememekle aynı şeydir’
tek bişe anlamadım sözlerinden ama, gönül böyle diyo
kestirmeden gidip..
sanırım aslında demek istediği;
birinin bi yazar bi şair, bi iddiası neyi, dolayısıyla birileri
gelsin, uğrasın, okusun derdi de olmadan, kendine çalıp kendi söyleyeceği,
kendi dinleyeceği, kendini dinleyeceği, şu sonsuz sanal dünyada sebil bi ‘günlük,
bilog’ sayfası edinip oraya yazıyor olması..
bi başka ifadeyle, bu sayfalar;
bi kimi kimseyi de bağlamadan, kişinin dilediğince karalayacağı
sınırsız bi şahsî duvar, 'bilog'u geldiğinde içine gönlünce 'biloglama' imkânı veren, uçsuz bucaksız bi
arazidir..
‘kimse üstüne alınmasın şurda, kendime yazı(lı)yorum!.’ modeli bişey yani!.
tüm bunlar aynı zamanda 'marifetsizsen hayatta, doal olarak bi iltifat neyi beklentin de hayatta olmaz!.' anlamına da gelir..
...
hangi gaste, dergi ya da bu tür başka bişey, hiç de bi yazar-çizer olmayan bi ‘yazar’a kapılarını ardına kadar açıp, köşelerinde bi yer ayırıp, böyle boş beleş bi imkân sunabilir ki?!.
bu insancıl yaklaşımları, üstün, üstelik de meccanî
hizmetleri için fena kutluyorum kendilerini burdan!.
‘kimse üstüne alınmasın şurda, kendime yazı(lı)yorum!.’ modeli bişey yani!.
tüm bunlar aynı zamanda 'marifetsizsen hayatta, doal olarak bi iltifat neyi beklentin de hayatta olmaz!.' anlamına da gelir..
...
hangi gaste, dergi ya da bu tür başka bişey, hiç de bi yazar-çizer olmayan bi ‘yazar’a kapılarını ardına kadar açıp, köşelerinde bi yer ayırıp, böyle boş beleş bi imkân sunabilir ki?!.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder