Pazartesi
aşk en uzak!.
bir kayıptı elbet zeldâ; kelimeleri şunca kıyama kaldırmak..
lakin açmasan şu murassa sandığı sen,
çıkartıp kılıfından, sıyırmasan kınından, söyletmesen, ebediyen paslanacaktı şu silah,
şu namlu,
şu hançer,
şu dil,
şu nemli mermiler; kelimeler...
milâdımın sancısı şu şiirin ipini de sen çekmiştin, gölgemle kavgaya da sen itmiştin; hatırla!.
..
aşk, ezelde aldığım büyük bir âhtı demek.. ve yaşarken, hesabını lîme lîme verdiğim haz; öyle ki, şu kavga kadardı en az..
iyi ki bir son verdin gelip!. şu şiirde artık aşkı susturmalı ve zaman kalmalıydı kavgaya..
dedim ya; kavga en iyi bildiğim şeydi benim.. ‘bildiğim’ diyorum, çünkü biliyorum; bu benim en sevdiğim tek narsist yanım.. hiç sevemesem de ben beni, kavgayı, kendimle olanına bayılırım..
şu şiirde zeldâ; aşk ne gururlu gemiydi.. bir liman, bir kıyı aramadan ıssız, ışıksız; bir kayalık bulup, vurdu kendini.. vurdu ve attı dipsiz derinliklere, soylu bir intihârla..
gitti işte!.
gitti ve bitti!
.
..
...
(bir gün birinin, bilmediğin bir yerde, gölgesiyle tutuştuğu bir kavga görürsen; ben ordayım, o benim!. ya çek tetiği, vur tam alnımdan; ya da çekip al benden gölgemi!.)
bir gün, bir kıyıda bulursan benden bir iz, toplayabilirsen, kırılıp dağılan parçalarımı, bir aşk daha vurmasın diye kayalıklara, fener edip yak;
uzaktan geçsin..
zeldâ, şimdi aşk en uzak!.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder